Temmuz 2011’de
Galatasaray’a gelirken aklında neler vardı? Geri dönüş öyküsü müydü yazmak
istediğin, bir meydan okuma veya başka bir hedef, neler düşünüyordun?
- İki sezon önce
Galatasaray’a kiralık olarak gelmiştim. Dürüst olmak gerekirse; ülkeyle ve
Türkiye Ligi ile ilgili detaylı bilgi sahibi değildim. Juventus’un oyuncusu
olduğum için aklımda ilk olarak burada iyi oynadıktan sonra tekrar İtalya’ya
dönmek vardı. Ama zaman içerisinde Galatasaray’a bağlandım. Burada çok güzel
günler yaşadım, takım hâlinde çok sayıda başarı elde ettik. Ve ben ilk sene
sonunda kendimi Türkiye’ye ve Galatasaray’a ait hissettim. Flamengo benim
doğup, büyüdüğüm ve çocukluğumdan itibaren 10 sene forma giydiğim kulüp. Ve
Flamengo’yu bir kenara bırakırsak, arka arkaya üç yıl oynadığım bir takım
yoktu. Ama Galatasaray’daki ilk senem tamamlandığında burada tarih yazmaya ve
uzun seneler kalmaya karar verdim. Artık üçüncü seneme hazırlanıyorum, çok
mutluyum.
Kendini
Galatasaray’a ait hissettiğin, “burada kalmalıyım” dediğin özel bir an var mı?
-
Galatasaray’daki ilk senemde Fenerbahçe’nin stadında şampiyon olduğumuz an,
Galatasaray’a ait olduğumu ve burada uzun yıllar oynamam gerektiğini hissettim.
O gün, benim için yeni bir tarihin başlangıcıydı adeta. Orada yaşadıklarımız,
benim mental olarak Galatasaray’a daha da bağlanmamı sağladı. Hepimiz için
önemli bir başarıydı.
Galatasaray ile
birbirinizi tamamladığınıza inanıyor musun, ruh ikizi olabilir misiniz?
- Avrupa’da daha
önce Juventus, Fiorentina ve Almeria gibi kulüplerin de aralarında olduğu büyük
kulüplerde oynadım. Ama Galatasaray’ı diğerlerinden ayıran çok büyük bir
özelliği var: Taraftar! Galatasaray taraftarı, kulübüne eşsiz bir bağlılık
duyuyor. Ve bu da sahada onlar için mücadele eden futbolcuyu oyuna daha fazla
konsantre ediyor. Benim de oyun karakteri olarak onlara benzemem de
Galatasaray’a daha çok bağlanmamı sağladı.
Galatasaray ile
kontratını tamamlaman hâlinde burada beş sene oynamış olacaksın. Futbol hayatın
sona erdiğinde Galatasaray’ı kariyerinin neresine koyacaksın?
- Galatasaray’da
çok başarılı iki sene geçirdim. Şampiyonluklar yaşadık hep birlikte, hemen her
kupayı kazanmayı başardık. Önümde üç sene daha var. Futbol bu, hayat bu. Hiçbir
takım sonsuza kadar kazanamayabilir, Barcelona veya herhangi bir takım… Ama
geriye bakıldığında ve bugünü konuştuğumuzda, evet, çok sağlam bir takım
iskeleti kuruldu şu an. Umarım bu şekilde devam ederiz. Üç yıl sonra yeniden
buluştuğumuzda ve bana bu soruyu sorduğunda ben de beş yıl göz önüne alarak
daha sağlıklı bir cevap verebilirim.
“FLORYA’DA
AKLIMDA BU VAR”
- Galatasaray,
tarih boyunca önemli jenerasyonlar çıkardı kendi içinden. Üst üste şampiyon
olan kadrolar vardı. Şu an son iki sezonun şampiyonu, böyle devam etmesi
hâlinde yeni bir nesil de ortaya çıkacak. Belki 20-30 yıl sonra anlatılacak
Galatasaray hikâyelerinin ana kahramanlarından olmak seni heyecanlandırıyor mu?
- Bu, benim
futbol oynarken hedeflediğim en büyük amaç. Her sabah Florya’ya gelirken ya da
oynadığım her maç öncesinde aklımda bu var. Sahaya çıktığım andan itibaren her
zaman elimden gelenin en iyisini vermek, sahip olduğum potansiyelin tamamını
takımım için sahaya yansıtmak istiyorum. Bunun için çalışıyorum. Ve bunları
gerçekleştirebildikten sonra tarihe geçebilmek, 20-30 sene sonra insanların
çocuklarına veya torunlarına Galatasaray’da yaptıklarımla beni anlatması gurur
duymamı sağlar. Umarım bu da olur.
Bir oyuncunun yaz
kampında olması onu sezonun tamamına ne şekilde konsantre ediyor? Sen bu sezon
başı hazırlık kampında yer aldın, geçtiğimiz iki sezonun aksine. Bu seni olumlu
anlamda nasıl etkiledi, yaz mevsiminde kendini nasıl hazır tuttun?
- Hazırlık kampı
bir futbolcu için çok önemli. Bunun örneğini de geçtiğimiz sezon da net bir
şekilde gördük. Sezon önü hazırlıklarına geç katılan bir Felipe Melo vardı. Ve
hâliyle aynı ritmi yakalamam, eski Felipe Melo gibi oynayabilmem ve o seviyeye
çıkabilmem için altı aylık bir sürenin geçmesi gerekti. Ancak o zaman tüm bunları
yapabilmeye başladım. Evet, hazırlık kampı futbolcunun sezon boyunca
göstereceği performansı için çok önemli; ama tatilde neler yaptığı ve kendisini
ne şekilde hazır tuttuğu da aynı ölçüde değerli. Ben bu yaz dört – beş gün,
belki bir hafta bir şey yapmadım, dinlendim; ama kalan günlerde antrenmanlarıma
devam ettim. Bireysel olarak günde bir, bazen iki kez idman yaptım. Yaz
mevsiminde kilonuzu korumanıza da dikkat etmeniz lazım. Ben hiç kilo almadım.
Ve düzenli çalışarak, kilo almayarak, yaz kampına da zamanında katılarak sezon
önünü iyi geçirmiş oldum. Hâliyle tüm bunlar; Süper Kupa’da oynadığımız
Fenerbahçe maçındaki performansıma olumlu şekilde yansıdı. Ve o maçta da iyi
bir mücadele ortaya koydum.
Transferin
konusunda Fatih Terim oldukça istekliydi. Fatih Terim ile aranda nasıl bir
futbolcu – teknik adam ilişkisi var, onun hakkında neler söylemek istersin?
- Fatih Terim,
benim hayatımda ve futbol kariyerimde çok ayrı yeri olan, önemli bir insan.
Benim buraya tekrar gelmemde, üç senelik kontrat yapmamdaki en büyük etken
Fatih Hoca. Beni inanılmaz istedi. Ve onun sayesinde yeniden Galatasaray
formasına kavuşabildim. O, bence bana Tanrı’nın bir lütfu. Tanrı, onu benim
hayatıma soktu. Çok sevdiğim, saygı duyduğum bir insan. Onun da bana
güvendiğine inanıyorum.
FELIPE MELO İLE
İDEAL ORTA SAHA OYUNCUSU
Takım formasyonu
için önemli bir bölgede oynuyorsun. Merkezdesin, oyun kontrolü sende. Genel
olarak her olgun hücum öncesinde ilk paslar senin ayağından çıkıyor. Savunmadan
alınan topu doğru pas olarak oyuna sokmak ne kadar önemli?
- Sahadaki en
önemli pozisyonlardan birinde oynadığıma inanıyorum. Senin de belirttiğin gibi,
aynı anda hem savunmaya hem de hücuma destek vermem gerekiyor. Defansif olarak
takıma, stoperlere en fazla yardım eden oyunculardan biriyim. Kendi bölgemde
markaj yapmam lazım, stoperler sıkıştığında onların yanına gelerek bu
pozisyonda görev yapan arkadaşlarım için pas opsiyonu olmam lazım. Oyun
kurulurken çok önemli bir sorumluluğum var. O anlarda ilk pas genellikle bana
geliyor, savunmadan çıkıldığında. O topu en iyi şekilde Selçuk [İnan], Wesley
[Sneijder] veya Hamit [Altıntop] ile yeri geldiği zaman uzun pas yaparak Burak
[Yılmaz] veya Didier [Drogba] ile buluşturmam gerekiyor.
İlk pas yüzden
oldukça yüksek, buna özel olarak konsantre oluyor musun?
- Bu büyük bir
sorumluluk. Galatasaray’daki ilk yılımda 12 gol atmıştım. Daha ofansif, gole
yakın ve hücum gücü yüksek, kaleye daha fazla giden bir Felipe Melo vardı. Bu
sistemde biraz daha defansif oynuyorum. Dolayısıyla tekrar bu kadar çok gol
atmam kolay değil. Belki şu anki sistemde 12 gol atamayabilirim; fakat
oynadığım pozisyonda rakibin bir kontra atağını kesebilirim veya onlar çıkmak
üzereyken kaptığınız topla siz birden hızlı hücum başlatabilirim, bunlar da
önemli. Bu pozisyonda görev yapan oyuncuların zeki olması, futbolu iyi bilmesi
gerekiyor. Ancak onlar; kritik kararları doğru şekilde verebilir, kriz
yönetimini iyi yapabilir ve mental anlamda güçlü kalarak takıma yardım
edebilir.
Galatasaray’ın
rakip kaleye ulaştığı (sonunda köşe vuruşu, kale vuruşu, gol olan veya rakip
kalecide kalan) pozisyonların başlangıcında ilk hamleyi yapan oyuncusun.
Ligdeki maçlarda da bu durum ortaya çıktı. Senin pozisyonun için bu ne kadar
önemli?
- Bunu
anlayabilmek için futbolu da iyi bilmek gerekiyor, teşekkür ederim.
Gaziantepspor maçında da kaptığım topu direkt olarak Hamit’e oynadıktan sonra
ilk golü [Felipe Melo, Galatasaray’ın kendi yarı alanında taç çizgisine yakın
bir bölgede rakibi hata yapmaya zorladıktan sonra; Galatasaray, 13 saniye
içinde sahanın neredeyse tamamını kullanarak beş pasla Melo <-> Hamit
<-> Sneijder <-> Drogba <-> Burak <-> Sneijder gole
gitmişti] bulmuştuk. Bu her zaman olabilir; ama ilk pası doğru vermem
gerekiyor. Benim pozisyonumdaki oyuncu bu yüzden zeki olmalı, futbolun
sırlarını iyi bilmeli. Topu keserek, ilk pası doğru vermek ve takımı hücuma
doğru şekilde çıkarabilmek için dikkatli olmak gerekiyor. [Gülerek ekliyor] İlk
pası doğru şekilde verdikten sonra; pozisyon sonunda gol gelirse, yine orta
sahada “pitbull” yapabilirim; çünkü bu da benim için bir gol sayılır.
Rakip alana
yerleşildiğinde de (son 25-30 metrede) pas trafiğinin merkezindesin. Ve bu
noktada senaryonun yazarı sensin çoğunlukla. Temponun ne zaman artıp,
azalmasına nasıl karar veriyorsun? Bunu ayarlayabilmek için hangi özelliklere
sahip olmak gerekli?
- Rakip yarı
alanda yedi, sekiz oyuncu ile ceza sahasına doğru yerleştiğiniz zaman tempo
ayarlamasını doğru yapmanız gerekiyor. Bunun için tecrübe en önemli şartlardan
biri. Ben de her geçen sene bu deneyimi edindiğimi düşünüyorum; ama benim hâlâ
futbola dair öğrenebileceğim, bu oyundan göreceğim, futbolun bana tecrübe
olarak kazandırabileceği çok fazla şey var. Yine de savunmadan oyunu kurmak,
arkadaşlarınızı yönetmek, doğru anlarda tempoyu yükseltmek veya aşağı çekmek
için de bu tecrübeye ulaşmanız gerekli. Benim pozisyonumdaki oyuncular, bu
ayarlamayı doğru olarak yapabilirse; takımları da oyuna daha fazla hâkim olarak
rakiplerine üstünlüklerini daha kolay kabul ettirebilirler.
Merkezde aldığın
topu bazı zamanlarda yaklaşık 60-70 metre çapraza doğru gönderebiliyorsun. Hangi
anlarda böyle paslarla atak yönü değiştirilmeli?
- Uzun, hücumun
yönünü değiştiren, 60-70 metrelik diyagonal paslar çok değerli. Benim de oyun
karakterimde olan bir özellik. 2010 FIFA Dünya Kupası’nda isabetli pas yüzdesi
en yüksek olan oyunculardan biriydim. Bu, FIFA’nın açıkladığı bir durum; benim
değil. Tabii böyle istatistikler insanı onurlandırıyor. Bu, benim babamdan
çocukluğumda aldığım bir tavsiyeydi. Her zaman pas hatasını minimuma indirmem
gerektiğini öğütlerdi bana. Uzun yıllar devam etti, ben de kulağımda hep onun
sesini duydum. En sonunda da Fatih Hoca ile bir araya geldiğimizde pas
özelliğim daha ortaya çıktı. O, oyunu kurmam konusunda bana çok güveniyor.
Kesinlikle benden pas hatası beklemiyor. Ben de takıma, taraftara ve hocama
karşı duyduğum sorumlulukla en doğru şekilde mücadele etmeye çalışıyorum.
Pozisyon alma
bilgin oldukça güçlü, yerini hemen hemen hiç kaybetmiyorsun. Alan paylaşımı
doğru yapılmadığı anlarda topu alarak dikine ilerleyebiliyor, dripling
yapabiliyorsun. Saha içinde sorumluluk almak, senin karakterinin bir parçası
mı?
- Sürekli
vurguluyorum, önemli bir pozisyonda görev yapıyorum. Topun bende kaldığı bir
mevkii. Dünya futbolunda birçok ön libero görmeniz mümkün. Topla buluşur, hemen
yanındakine verir. Kalecisine döner. Risk almaz. Top ona gelir, o topu birine
verir. Çok fazla ileriye oynamaz, inisiyatif kullanmaz. Alır, verir. Alır,
verir. Evet, bazı durumlarda basit oynamanız, top ayağınıza geldiğinde en
yakınınızdaki takım arkadaşınıza oynamanız gerekebilir; ama benim oyunuma
baktığınızda, biraz sorumluluk alarak, az önce üzerinde durduğumuz gibi, 60-70 metre ters paslar veya
dikine paslar atarak hücuma da destek olabilirsiniz. Belki tek bir pas yaparak
takım arkadaşınızı direkt olarak bir gol pozisyonuna sokabilirsiniz. Ben bunu
daha önce yaptım. 2010 FIFA Dünya Kupası’ndaki Hollanda maçı da buna bir örnek,
orada Robinho’nun golü öncesindeki pası vermiştim. Bu çok önemli bir özellik.
Belki herkeste buna rastlamanız mümkün değil; ama bahsettiğimiz özellikleri
Selçuk İnan’da da görebilirsiniz, hem Galatasaray’da hem de milli takımda.
Fatih Hoca, bize bunu tembihliyor. Evet, basit oynamamız gereken zamanlar var;
ama belki tek pasla rakip takımdan beş – altı oyuncuyu oyundan düşürerek gole
gidebiliriz. Bu da bizim takım olarak yapabileceğimiz bir şey. Ve sezon boyunca
da bunun üzerinde duracağız.
Savunma
pozisyonlardaki duran topları karşılama konusunda olağanüstü bir yeteneğin var.
Bu oyunu tamamen yaşamak ve konsantre olmakla mı ilgili?
- Duran toplarda
konsantrasyon artık çok daha önemli; çünkü duran toplarla bir galibiyet de
alabiliyorsunuz, belki iki topla maç da kaybedebiliyorsunuz. [Oldukça mütevazı
bir şekilde yanıt vererek] Ama bu sadece Felipe’nin başarısı değil. Ben ön
direkte duruyorum, topları karşılıyorum. Günümüzde genel olarak toplar buraya
geliyor. Benim arkamda çok başarılı bir diziliş var. Stoperlerimiz, Hakan Balta
çok başarılılar. Ayrıca hücumdan gelerek bize bu konuda destek veren Didier ve
Burak var. Bu takım hâlinde sağlanması gereken bir konsantrasyon. Bizim
takımımızda bu anlamda oldukça başarılı oyuncular bulunuyor.
2014 FIFA Dünya
Kupası keriyerindeki hedefler arasında nasıl bir yer tutuyor?
- Brezilya’daki
Dünya Kupası’na gitmeyi çok isterim; ama artık bir noktadan sonra realist olmak
da gerekli. Zaman geçtikçe, “acaba gidebilecek miyim” diye düşünmeye başlıyor
insan. Tanrı istedikten, o bir kapıyı açtıktan sonra buna kimse engel olamaz.
Eğer O, bunu isterse ve bu benim için yazılmışsa, ben günün birinde zaten orada
olurum. Zaman geçtikçe işler biraz daha zor gibi gözükebilir; ama dediğim gibi
yine de orada olabilirim.
Daha önce futbol
hayatını anlatan bir kitap yazabileceğini söylemiştin, ne durumdasın?
- Futbolu
bıraktıktan sonra kitap yazmak istiyorum. O kitapta gelecek nesillere
anlatılacak birçok farklı hikâye, unutulmaz anı, maçlar var. Şu an için bir anı
örnek vermem doğru olmayabilir; ama futbol kariyerimi tamamladıktan sonra böyle
bir şey aklımda var.
2014 FIFA Dünya
Kupası keriyerindeki hedefler arasında nasıl bir yer tutuyor?
- Brezilya’daki
Dünya Kupası’na gitmeyi çok isterim; ama artık bir noktadan sonra realist olmak
da gerekli. Zaman geçtikçe, “acaba gidebilecek miyim” diye düşünmeye başlıyor
insan. Tanrı istedikten, o bir kapıyı açtıktan sonra buna kimse engel olamaz.
Eğer O, bunu isterse ve bu benim için yazılmışsa, ben günün birinde zaten orada
olurum. Zaman geçtikçe işler biraz daha zor gibi gözükebilir; ama dediğim gibi yine
de orada olabilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder